Bir önceki yazılarımda dikey tarım üzerine bilgiler aktarmıştım, bu yazımda ise veriler incelenerek dikey tarımın gerekliliği ve stratejik bakış açısı incelenecek, Dikey Tarım dosyası bu şekilde kapatılacaktır.
Elde edilen bilgilere göre;
Crawford Kamu Politikası Okulu ve Avustralya Ulusal Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırma, küresel arazi kullanımı değişikliğinde yılda 4,3 ila 20,2 trilyon dolar kaybedildiğini tahmin etmektedir.
2050 yılına kadar yaşaması beklenen 9,5 milyar insanı beslemek için dünyanın gıda üretiminde %70'lik bir artışa ihtiyaç ortaya çıkacaktır.
Çin'in nüfusu ise 1.382.710.000’tir, 2015 yılına göre 8.090.000'lik bir artış görülmüştür. Çin, 145 kişi/km kare ile 2016 yılında ulusal yoğunluk açısından 138. sırada yer almıştır.
130 milyon kilometrekarelik buzsuz arazinin yaklaşık %46'sı şu anda tarım ve ormancılık için kullanılmakta ve %7'si kentsel/öncelikli olarak kabul edilmektedir. Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), arazinin şu anda %25'e kadarının yüksek oranda bozulduğunu ve %36'sının orta derecede bozulduğunu, %10'unun ise yalnızca iyileştiğini tahmin ediyor.
2000 yılında, dünyanın mega kentleri, endüstriyel odun kullanımının yaklaşık %75'ini, su kullanımının %60'ını ve karbon emisyonlarının %80'ini oluşturan Dünya topraklarının %2'sini kapsamaktaydı. Mega kentlerin ve global nüfusun artışı, elde edilen projeksiyonlar kapsamında önlem alınmadığı takdirde felakete yol açabilir.
Gıda güvensizliğine bir önceki yazılarımda değinmiştim, bu kapsamda ortaya çıkan birden fazla politika unsuru (karbon ayak izini azaltma kapsamında böceklerin alternatif öğünler arasına girebileceği, yapay ete yönelim vb.) bulunmaktadır. Tam olarak bu noktada hem gıda güvensizliği hem kentleşmeye entegre sürdürülebilir bir uygulama olarak Dikey Tarım konsepti ortaya çıkmaktadır.
Önemsenmeyen bir konu olarak gördüğüm alternatif çözüm Dikey Tarım'ın yaygınlaştırılması ve kentlere entegre (taşınmazların cephesine giydirme, bodrum-çatı entegrasyonu, ömrünü tamamlamış taşınmazların dikey tarım amacı ile kullanılması vb.) edilmesi şeklinde.
Yapılan fizibilite çalışmaları ve iyi uygulamalar incelendiğinde Dikey Tarım sistemlerinin ilk başta maliyeti yüksek olsa da yatırımların geri dönüş süreleri tatmin edici seviyededir. Gıda güvensizliği dikkate alındığında ise gelecekte yapılacak AR-GE çalışmaları ile sistemde yetiştirilecek ürün sayısı artırılabilir, şehirlere entegrasyonu optimize edilebilir.
Bu sayede gelecekte öngörülen gıda ve su problemine Dikey Tarım sistemlerinin çözüm ihtimali yüksek seviyededir.
Bilhassa benim önemli gördüğüm noktada Gayrimenkul Geliştirme Uzmanları ve Gıda Mühendisleri bu konuda çalışmalar yapmalı, ortaya emsal niteliğinde projeler çıkarmalıdır.
Örnek Fizibilite çalışması - Zhang, H., Asutosh, A., & Hu, W. Implementing Vertical Farming at University Scale to Promote Sustainable Communities: A Feasibility Analysis.
Comments