Geleneksel Tarımın Sürdürülebilirliği
Dünyanın ekili alanı son 50 yılda %12 büyümüştür ve sulanan alanlar aynı dönemde ikiye katlanmıştır. Toplamda, küresel tarımın mahsul üretimi için dünya kara yüzeyinin %11'ini kullandığı ve sulamanın tüm küresel tatlı suyunun %70'ini kullandığı tahmin edilmektedir. Bu konuda var olan çalışmalar göstermektedir ki tarım arazileri 2050 yılına kadar 109 milyon hektar daha genişlemesi gerekecektir.
Ayrıca, tarımla ilgili faaliyetler, küresel net karbondioksit emisyonlarının yaklaşık üçte birine ormanları tahrip etme ve yakma yoluyla katkıda bulunmakla birlikte, küresel sera gazı emisyonlarının artmasında da önde gelmektedir. Su kıtlığının da gelecekte global bir problem olması beklenmektedir. Sulama kullanarak çiftçilik, son derece verimli bir yöntemdir ve dünyadaki gıda üretiminin %40'ının %20'si sulanan araziden olduğu açıkça görülmektedir. Model tahminleri, mahsul üretim taleplerini karşılamak için önümüzdeki otuz yılda %11 oranında su stoku ayırmamız gerektiğini göstermektedir.
Şehirlerde Sürdürülebilirlik
Bugün yaklaşık 10 milyon nüfuslu bir mega şehrin günlük 6000 tondan fazla gıda ithal etmesi gerektiği tahmin edilmektedir. Şehirler, küresel kaynakların %75'ini tüketmekte ve hava kirliliği ve su kirliliği merkezleri olmanın yanı sıra sera gazı emisyonlarına da etkisi yüksek olmaktadır. Şehirlerde sürdürülebilirliği geliştirmek için ekolojik ayak izini (su, enerji, toprak ve atık) azaltmak ve yaşam kalitesini iyileştirirken çevreyi iyileştirmek önemli bir hale gelmiştir. Şehirlerin içinde ve çevresinde gıda üretimini teşvik eden girişimler, küresel gıda güvensizliğini hafifletmek ve aynı zamanda şehirlerin sürdürülebilirliğini geliştirmek için yeterli miktarda besleyici gıda sağlama yöntemi olarak ivme kazanmaktadır. Sürdürülebilir bir şekilde tasarlanır ve uygulandığı takdirde, kentsel ve kent çevresi alanlarda çiftçilik bir çözüm yolu olarak karşımıza çıkabilir.
Dikey Tarım Fikrinin Gelişimi
Yaygın olarak dikey tarım olarak adlandırılan yenilikçi bir yöntem son yıllarda ortaya çıkmış ve sürdürülebilir kentsel tarıma yönelik hareketin giderek daha alakalı bir parçası haline gelmiştir. Dikey tarım çiftçinin daha derine tarım yapmasına, alanı artırmak için aşağıya inmesine ve daha büyük mahsulleri güvence altına almasına olanak tanımaktadır. Daha fazla araziye yayılmak yerine daha az arazi üzerinde yoğunlaşarak var olan topraktan daha fazla verim alınmasını sağlar. Dickson Despommier tarafından daha da geliştirilmiştir.
Despommier, mevcut, endüstriyel temelli tarım ve arazi kullanımı uygulamalarının sürdürülebilir olmadığını ve dünya nüfusunu beslemek için süresiz olarak güvenilemeyeceğini kabul etmiştir. Despommier’in dikey çiftlik fikri, etkili olmak adına daha fazla toprağa veya suya dayanmamaktadır. Despommier’e göre, uygun teknoloji ve tarımsal yönetim becerisiyle, dikey 0,4 hektarlık çiftliğin 1,6 ila 2,4 hektara eşdeğer üretim yapabileceğini öngörmüştür. Bazı mahsuller için, özellikle çilek gibi dar kümelerde yetişenler için, bir dikey çiftlik dönümü, açık havada 30 dönüm ile aynı miktarda ürün verir. Dikey çiftlikler daha az su kullanır, hastalıklara ve vebalara karşı daha az hassastır ve işletmeyi sürdürmek için çok daha az tarımsal mekanizasyona ihtiyaç duyar.
Dikey Tarım, korunan ortamlarda (ör. binalar, seralar) gıda yetiştirmeye yönelik bir kapalı tarım stratejisidir. Hidroponik/aeroponik, enerji tasarruflu yapay ışık (ışık yayan diyot [LED]) ve yıl boyunca sebze, meyve ve diğer mahsulleri üretmek için otomatik kontrol sistemi ile ileri teknoloji kullanan umut verici bir tarım uygulamasıdır. Toprak gerektirmez, yerden tasarruf sağlar, enerji tasarrufu sağlar ve mahsul verimini arttırır. Hem düşük karbonlu hem de geleneksel olmayan ortamlarda yer alabilen yeni teknik yaklaşımlar kullanılarak güvenli gıda tedarikinin sağlanması, küresel ekonomi için büyük ve giderek artan bir öneme sahiptir. Dickson Despommier, Dikey Tarım fikrini popüler hale getirme konusunda akreditedir.
Dikey Tarım modern ve sürdürülebilirdir ve tüm insan faaliyetlerinin ekolojik süreci yansıttığı bir eko-kent yaratmanın merkezinde yer alır. Tarımın karşı karşıya olduğu çevresel zorluklara, sürdürülebilirlik ihtiyacına ve toprak ve su kıtlığına atıfta bulunarak, “üretken gökdelenleri” tanımlayan dikey tarım konsepti, geleneksel toprak temelli tarıma radikal bir alternatif olarak önerilmiştir. Despommier, dikey çiftlikleri ekosistemin iyileşmesine ve iklim değişikliğinin azaltılmasına izin vermenin bir yolu olarak görmektedir. Yüksek binalarda kontrollü çevre tarımı vizyonu, ışık, sıcaklık, nem, karbondioksit seviyeleri ve besin maddelerini yöneten son teknoloji çevresel kontrol sistemlerinin uygulanmasına bağlıdır.
Comments